BÜTÜN YAZILARIM, İnceleme

Batıl Star Galactica

İlk defa çocukluğumda izlemiştim onları.

Kafalarında, (daha sonra kara şimşekte de kullanılan) sağa sola hareket eden kırmızı bir ışıkla pırıl pırıl parlayan teneke savaşçılar; yani saylonlular.
Karşılarında da bi taraftan saylonlardan kaçarken, bir taraftan da dünyayı arayan insanlar.

Dünyayı aradıklarına göre, nasıl olup da insan olabildiklerini bir kenara bıraksak bile sanki dünyayı bulunca bütün dertler bitecekmiş gibi, uzayda atlaya zıplaya dolaşmalarına bir anlam verebilmiş değilim.

İlk seride dünyayı bulmuşlar ve mutlu mesut olmuşlardı. Derken aradan yirmi-yirmibeş sene geçti. Dizide de kırk sene geçmiş. Nasıl olmuşsa bu salaklar dünyayı gene kaybetmiş. Dört sezondur arıyorlar.

Ben de bulmamaları için dua ediyorum. Düşünsenize bunlar dünyayı bulacak, peşlerinden de saylonlular. Al başına belayı.

Duman oluruz be. Adamlar iki atışta gezegenleri uçuruyorlar, ışık hızlarında yolculuk edip uzayda ordan oraya atlayıp duruyorlar, biz üniversiteye türbanla girilmeli mi girilmemeli mi onu tartışıyoruz.

Gerçi bizim Polat’ı salsak üstlerine yapar bi şeyler ama…

Neyse, gördük ki aradan geçen kırk yıl saylonlara bir yaramış bir yaramış, sormayın. Bir kere artık insan görünümlüler. Etten kemikten yapılmışlar. İnsandan ayırmak mümkün değil. İnsanlarınsa yan gelip yattığı rahatça görülebiliyor. 25 sene önceki dizide kullanılan galactica’nın teknolojisi ile bu galacticanın teknolojisi aynı. Zaten gemi de aynı gemiymiş masuzcuktan.

Bu saylonluların toplam on iki modelleri var. Dolayısıyla etrafta binlerce saylonlu olsa bile hepsi bu on iki modelin kopyası. Her halde yapımcılar cast’tan tasarruf etmek için böyle bir yol seçtiler.

Dizinin ilginç bir tarafı da, bir saylonluyu öldürdüğünüzde, onun bilincinin en yakındaki diriliş gemisine bluetooth’la aktarılıp orda yeni bir kasaya, pardon yeni bir bedene yüklenerek hayatına kaldığı yerden devam edebilmesi. Yanılmıyorsam üçüncü sezonda Starbuck ayı saylonluyu sekiz on defa öldürmesine rağmen, adam hala yaşıyor mesela.

Dikkate değer bir konu da, bu oniki modeli inşa eden mühendis kim ise; dişi modeller üzerinde epeyce bir emek sarf ederken, erkek modeleri tasarlama işini biraz savsaklamış olması. Bir bölüm izlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız.

Şimdi, saylonlular bile bu oniki modelden sadece 7 tanesini biliyorlarmış. 5 tanesi insanların arasında yaşıyormuş ama onlar bile kendilerini bilmiyorlarmış. Bu dördüncü sezonda, gaip 5 modelden 4 tanesi daha ortaya çıktı. Şimdi kaldı bir tane.

Peki bu kadar lafı niye ettik.

Aslında bir bilim-kurgu dizisi olan Battlestar Galactica özellikle son sezonunda iyiden iyiye din diyanet işlerine sarmaya başladı.

Normalde ne beklenir? Tek tanrıya inanan, haydi diziyi hristiyanlar çektiği için Teslis’e (tek T, tek l ile yazılıyor) inanan insanlarla, makine oldukları için ateist olan saylonlular arasında bir mücadele. Ama kazın ayağı öyle değil.

Bir kere insanlar 12 tane tanrıya inanıyorlar. Saylonlularsa ikiye ayrılmış durumda. Bir grubu kendilerini imal eden mühendisin dışında kimseyi tanımıyorlar. Takdir edersiniz ki bunlar yaşlı ve çirkin olanlar. Genç ve güzellerden oluşan diğer bir grup ise Tek bir yaratıcının varlığına inanmakla kalmayıp, kendilerini tasarlayan mühendisin varlığı ve yaptıkları da dahil her şeyin ilahi bir program dahilinde olduğuna inanıyorlar. Hatta dördüncü sezonda sırf bu görüş ayrılığı yüzünden saylonlar arası iç savaş çıktı, duman oldular.

Hal böyle olunca insan ister istemez arada saylonlardan yana da olabiliyor tabii.

İşin enteresanı, saylonlar, bu her şeye hakim olan tek yaratıcı inancını insanlar arasında da yaymaya başladılar ve insanlar akın akın imana gelmeye başladı.

Buraya kadar, size bir diziden bahsettim. Şimdi biraz da gerçek hayat…

Bu diziyi yapanların biz diyebilecekleri, bütün dünyada en büyük güç olan bir ülke.
Dizinin galacticası, Amerika.

Resmi olarak 3 tanrıya (Teslis), gayri resmi olarak sayısız tanrılara (para, şöhret, mevki,…) inanan insanlar.

Bir kısmı inançlı, bir kısmı inançsız, bir karşı taraf. Dizinin saylonları, müslümanlar.

Saylonların, insanları yok etmek isteyen ve bunun için savaşan kanadı, 1000 Ladin ve teröristler. İlginçtir bunlar dizide diğerleri gibi bir yaratıcıya değil, kendilerini imal eden mühendise bağlılar. İlginç bir tespit.

Tüm bu hengamede, saylonlar arasında yeşerip, insanları fevc fevc kendine bağlayan bir inanç, İslam.

Dizinin sonunda inançlı saylonlularla galactica taifesi el birliğiyle dünyayı buluyorlar.

İşte can alıcı nokta burası. Demek ki onlar da artık, mutlu olmak istiyorlarsa müslümanlarla bir araya gelip elele vermeden bunu başaramayacaklarını görmeye başladılar.

Dizide bu yönde değerlendirilebilecek daha pek çok şeyler var ama, şimdilik bu kadar yetsin.

0 Yorumlar
Paylaş

Muhiddin Yenigün

Bu konuda sizin de söyleyecekleriniz ya da sormak istedikleriniz varsa aşağıya yazabilirsiniz (yayınlanacağını garanti etmiyorum):

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.