BÜTÜN YAZILARIM, Güncel

Kıyamet Alametleri

kiyamet-alametleri

Marduk geliyor kaçın…

Halley geliyor kaçın…

O geliyor kaçın, bu geliyor kaçın.

Binlerce yıl önce birileri kıyamet tarihi olarak yorumlanabilecek bir şey yazmış diye aylarca milletin gözüne uyku girmedi. Ne filmleri kaldı yapılmadık ne de kitapları. Parası çok aklı kıt bazıları da dünyanın parasını verip iki köyde geceledi bir hafta.

Kıyametten korkma duygusu, herhalde insanlık tarihi ile yaşıt gibi. Baksanıza adamlar binlerce yıl önceden bu korku ile ilgili yazılar yazmışlar.

Yazmışlar ki, şimdikiler onları okuyup korkabiliyorlar.

Gerçi Kur’an-ı Kerim’de bazı kavimlerin başına gelen küçük kıyametlerden bahsediliyor ama büyük kıyamet gizli tutulmuş.

Nitekim meşhur Cibril Hadisinde Cebrail Aleyhisselam’ın Resulullah’a (S.A.V.) sorduğu son soru da budur. Allah Resûlü de:

– Bu konuda kendisine sorulan, sorandan daha fazla bilgiye sahip değildir.

diyerek konunun bu iki mübarek elçiden bile gizlendiğini dile getirmiştir.

Bununla birlikte kendisine bildirilenler çerçevesinde kıyametin alametlerini de bizlere bildirmiştir. Hepimiz de bu kıyamet alametlerini duymuşuzdur.

Bakalım benim şimdi sayacağım kıyamet alametlerini de duydunuz mu?

Saçlara beyazlar düşecek, dizler ağrımaya başlayacak, beller bükülmez olacak.

Gözler görmekte, kulaklar duymakta zorlanmaya başlayacak.

Eskiden koşarak çıktığınız merdivenler yarım saat sürecek.

Şanslıysanız el öpenleriniz çok olacak.

Ve sonra sizin kıyametiniz kopacak.

Bundan ötesi sizi ne ilgilendirir?

Marduk çarpsa, Halley çarpsa ne fark eder? Sizin kıyametiniz zaten kopmuştur.

Hazreti Ömer’in (R.A.) her gün kendisine, kendi kıyametini hatırlatması için adam tuttuğu, saçında ilk beyaz teli görünce, “artık sana ihtiyaç kalmadı” diyerek bıraktığı söylenir. O mübarek, kıyamet alametlerini görüp değerlendirebilecek bir feraset sahibiymiş. Ya biz?

Acaba yaşlandıkça yüzümüzü ahirete mi çeviriyoruz yoksa dünyaya daha sıkı mı yapışıyoruz?

Dünya bizi kullanıp posamızı çıkardıktan sonra bizden kaçtıkça, gönül kaçanı kovalar misali hâlâ dünyanın peşinden mi koşuyoruz?

Dünya’dan kopmanın bu kadar zor gelmesi, acaba ahirette nasıl muamele göreceğimiz yani paçayı kurtarıp kurtaramadığımız konusunda emin olamadığımızdan mı yoksa bizatihi ahiretin varlığından mı şüphemiz var?

Sonuncusu biraz ağır oldu değil mi?

Bazen nefsimizi ağır ithamlara da tabi tutmalıyız ki eksiklikler ortaya çıksın.

Sorduğumuz zaman herkes kamil iman sahibi olduğunu düşünür. Ama karşı fikirli biri ile konuştuğunda şüphe zakkumları filiz vermeye başlar.

Kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Önce kendi nefsime konuşuyorum. Ama en küçük bir sataşmada tökezleyecek bir iman, sağlamlaştırılması gereken bir imandır.

Ahiretten şüphesi olanın Allah’tan (C.C.) şüphesi vardır, zira imanın şartları, bir zincirdeki halkalar gibi birbirini tamamlar mahiyettedir. Bir tanesini kabul etmeyen hiç birini kabul etmemiş olur.

Dünya hayatının kıyameti ile insanın kıyameti olan ölüm arasında var olan pek çok ortak özellikten biri, her ikisinin de vaktinin gizli olması. Baş taraflarda bahsettiğimiz gibi binlerce yıl önce de insanlar kıyamet beklemişler, asrı saadette yaşamış sahabeler de kıyamet beklemişler, bu gün yaşayan insanlar da kıyamet bekliyorlar.

Kıyamet için yaptığı hazırlıkları ahiret için yapsa, kıyametten korkmasına gerek kalmayacak olan insanlar var.

Zaten ölecek olduktan sonra, Azrail A.S. kıyamet kılığında gelse ne fark eder doktor kılığında gelse ne fark eder.

Ha diyebilirsiniz ki kıyamet dehşetli olacak. Görmek istemiyoruz.

O zaman size bir müjde, imanınızı kurtaramadıysanız, ölmüş olsanız bile göreceksiniz. İmanınızı kurtardıysanız da göreceksiniz, ama dehşeti o kadar yaşamayacaksınız. Eğer ahirete inancınız yoksa Allah C.C. dünyanın ahirete dönüşümünü size yaşatarak inandıracak.

Şu da var ki; Kıyametin dehşetli olacağından korkarken, kıyamet haricinde ölümün dehşetli olmayacağı konusunda bir garantimiz mi var? Ölüm ölümdür, kolay mı zor mu olacağı da bizim elimizdedir. Kolaylaştırmanın yolu da korkmak değildir. Korkunun ecele faydası yoktur.

Güzel söz söylemek, az kelime harcayıp çok mana ifade edebilmektir. Bu konuda da, fıkralarından tanıdığımız Nasreddin Hoca merhumun bir fıkrası, tek cümleyle tüm söylediklerimizi özetliyor.

– Hocam kıyamet ne zaman kopacak?

– Hanım ölünce küçük kıyamet, ben ölünce büyük kıyamet kopacak.

İşte budur. Hayatta olsan ellerinden öperdim hocam.

Hocanın bahsettiği küçük kıyamet meselesinden de bir yazı çıkar ama, sonra.

Elimizden gitmeden hayatın kıymetini bilelim, yapabiliyorken kıyametimize ve ahiretimize hazırlık yapalım.

0 Yorumlar
Paylaş

Muhiddin Yenigün

Bu konuda sizin de söyleyecekleriniz ya da sormak istedikleriniz varsa aşağıya yazabilirsiniz (yayınlanacağını garanti etmiyorum):

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.