Trafikte çok başımıza gelen bir durumdur.
Aceleniz var. Bir yere yetişmeniz gerekiyor. Hızlı gitmek istiyorsunuz.
Yada sadece canınız hızlı gitmek istiyor. Bir gerekçeniz yok. Belki tek gerekçeniz o andaki adrenalin seviyeniz.
Yol dar. İki araç ancak sığabiliyor. Ve öndeki aracı sollamanız ancak onun yol vermesi ile mümkün. Yada en azından kendi şeridinde gitmesi ile.
Ve önünüzdeki araç…
Yolu ortalamış ve tin tin, Allah’ın yarattıklarını tefekkür ede ede yol alıyor.
Tabi bu onu manevi alemde belki belli mertebelere ulaştırabilir ama, arkadaki arabada bulunan sizi pek memnun ettiği söylenemez.
Evet bu benim başıma çok gelmiştir.
Dar yol boyunca selektör yaparsınız, korna çalarsınız, sağından geçmeye kalkarsınız, solundan geçmeye kalkarsınız, fiiliyata geçirmeseniz de içinizden geçirdiğiniz üzere, üzerinden geçmeye kalkarsınız.
Ama yok. O yolu ortalamıştır. Ve halinden memnundur. Sizin aceleniz onun umurunda bile değildir. Hele bir de o sırada telefonla koyu bir muhabbete koyulmuşsa…
Hah az ilerde yol genişliyor. Birazdan kurtulacaksınız ondan.
Ama öyle olmaz.
Çünkü yol genişler genişlemez yanından geçtiğinizi gören öndeki aracın şoförü bunu haysiyet ve şerefine sıkılmış kurşun olarak kabullenir ve bu kez sizinle yarışa tutuşur.
Hadi bakalım ölür müsün öldürür müsün?
Ee, sonuç?
Sonuçta zaten yol boyu hırpalanan sinirleriniz dayanabilirse bırakırsınız gider. Yada tutuşursunuz yarışa. Ama sinirler bozulmuş bir kere. Eller zangır zangır zekat keçisi gibi. Refleksler zayıflamış. Şansınız varsa başınıza bir iş gelmeden kurtarırsınız. Yoksa gider bir yere vurursunuz. O da yanınızdan basar gider.
Ve maalesef kanunlar önünde bu adam tamamen suçsuz olur. Hatta sizin ödeyeceğiniz bedelden haberi bile olmaz. O sizi geçmiş egosunu tatmin etmiştir.
Demek ki neymiş? Trafikte sinirlere hakim olabilmek çok önemliymiş.
Ha birde kendi başıma gelen bir olay.
Yıl 2004, mevsim kış…
Gece…
Yağmur…
Tem, Bayrampaşa mevkii…
Trafik yoğun ama hızlıca akıyor…
Bende trafiğin akıntısı içinde hareket ediyorum…
Maalesef şehrin göbeğindeki bu yerde ışıklar çok zayıf, belki de yok…
Bir ara öndeki aracın lastiğinin suları yardığını gördüm ve ilerde su birikintisi olduğunu fark ettim. Araç kızaklamasın diye birikintiye girmeden frene bastım. Ama çoktan girmişim.
Ve sol şeritte duran bir araç. Hiç bir uyarı işareti yok. Karanlığın ve su birikintisinin(ya da göletin) orta yerinde öylece duruyor. Zaten kızaklamış ve aracın kontrolünü kaybetmiş olduğumdan karanlıkta bu aracı görmemle vurmam yaklaşık 1 saniye falan sürdü.
Neyse ki kimseye bir şey olmadı.
Sonra mı ne oldu?
Ben, arkadan vurduğum için 8 de 6 kusurlu oldum.
Karşıdaki, Akan trafiğin içinde solda durduğu için 8 de 2 kusurlu oldu.
Ama maalesef bu kusur paylaşımında, otobanda sol şeridin göl olmasına çözüm bulmayan, bu göle yaklaşan araçları uyarmayan, üstelikte insanlar bu gölü görmesinler diye o bölgeyi karanlık bırakanlara kusurdan hiçbir pay düşmedi.
2004 ten bu yana bir değişiklik oldu mu bilmem. Ama yağmurlu havalarda orta şeritten gitmem gerektiğini öğrenmem bana epeyce pahalıya patlamıştı.
Paylaş, eş dost da görsün:
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınıza e-posta ile bağlantı göndermek için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)