BÜTÜN YAZILARIM, Güncel

Taklit

taklit

Hayatımız yoğun bir seçim, tercih, karar trafiği içinde sürmektedir. Bir gün içinde küçüklü büyüklü onlarca, belki de yüzlerce seçim ve tercih yapar, karar veririz. Bu seçimlerin bazılarında sonuç ya doğru olur ya da yanlış. Bazı seçimlerimiz kalan hayatımızın akışını değiştirecek kadar önemlidir. Eş seçimi gibi…

Bazı kararların da pek doğrusu yanlışı yoktur, tercih meselesidir. Aldığımız giysinin rengi, ekmeğin çiçek mi somun mu olduğu gibi…

Hayatımız boyu verdiğimiz kararlar ve bunların sonuçlarının hayatımıza olan etkileri hafızamızda depolanır ve benzer kararlar vermemiz gerektiği durumlarda sandıktan çıkarılıp değerlendirilir. Öncekinde sonuç olumlu olmuşsa yine aynı yönde, olumsuz olmuşsa farklı şekilde bir karar vermek akıllıca olur. Buna da tecrübe deriz.

Özellikle erken yaşlarda karşılaştığımız durumların pek çoğu henüz tecrübe dağarcığımızda olmadığı için, bu çağlarda başkalarının yaşadığı tecrübelerden yararlanmak da akıllıca bir davranış olurdu. Fakat maalesef olmamaktadır. Çünkü o dönem, insanın, tecrübelilerin tavsiyelerine en kapalı bir ruh haline sahip olduğu dönemidir. Yani başkalarının tecrübelerinden yararlanmak da tecrübe gerektirir.

Bu dönemde şöyle bir tutarsızlık daha vardır ki: Tecrübelilerin tavsiyelerine kulak asmayan gençler, tecrübesiz akranlarının tercihlerini tereddütsüz benimseyip uygularlar. Tecrübesizlik işte…

Sonraki dönemlerde de tecrübesinden yararlanılacak kimselerin yanlış seçildiğini sıkça gözlemliyoruz. Bir insanın bir veya birkaç konuda bizden daha tecrübeli ya da bilgili olduğunu gördüğümüzde, bilgi ve tecrübesinin bizden daha fazla olmadığı konularda bile onun tavsiyeleri doğrultusunda karar verme eğilimine girebiliyoruz.

Bu durum çoğu zaman bizim hatalı değerlendirmemiz, bazen de o kişinin kendini olduğundan farklı tanıtması neticesinde ortaya çıkıyor.

Mesela, 15 yıldan daha fazla zaman önce, bir süre bilgisayar sektöründe olan bir dostuma, bilgisayar alacak tanıdıkları halâ fikir sormaktadır. Oysa 15 yıl önceki bilgiler, bilgisayar gibi çok hızlı gelişen bir mecrada tarih öncesine ait bilgiler gibi kalmıştır.

Para, yatırım, sağlık, alışveriş, eğitim gibi daha pek çok konuda örnekler arttırılabilir.

Başta da söylediğimiz gibi verdiğimiz kararların bazıları kalan hayatımızı derinden etkilemektedir.

Bazı karar, seçim ve tercihlerimizin sonuçları ise bundan çok daha büyük etkiye sahip olur. Sonsuz hayatımızı etkiler.

Maalesef yanlış model seçimine bu alanda da çok rast gelinmektedir.

Her insan kendi imtihanını yaşar. Ancak imtihan soruları sadece ona özel değildir. İman ile ilgili temel sorular zaten genellikle aynıdır. İbadet ve hayatı düzenlemeyle ilgili olan emir ve yasaklar da keza öyledir. Günümüz şartları için konuşursak; bu emir ve yasaklar 1400 yıl önce bize bildirilmiştir. Fakat çoğumuz okumayı sevmediğimizden, bunları kaynağından öğrenmek yerine bir tür ergen psikolojisiyle çevremizden öğrenmeyi tercih ederiz. Aslında dinî literatürde bu da bir iman çeşidi olarak tanımlanmış ve “taklidî iman” olarak isimlendirilmiştir. Fakat taklit edilen doğru bir örnek olmak kaydıyla…

Rabbim yanlış örneklerden muhafaza edip doğru örnekleri karşımıza çıkarsın.

Gördüğümüz şudur ki taklit edileni seçmede her zaman başarılı olamıyoruz. Cami cemaatinden tanıdığımız birinin yaptığı bir hareketi “vardır bir hikmeti” deyip taklit ediyoruz. O insanın ne derecede ilim, hikmet, irfan sahibi olduğuna bakmadan, yaptığını alıyoruz.

İyi insan olduğunu düşünerek peşine takıldığı kişiler inanç bakımından zayıf olduğu için, onların izinden gidip namazı bırakan, inancı zayıflayan pek çok insan var çevremizde. Hiç kimseye sadece iyi insan olduğu için apandisit ameliyatımızı yaptırmayız, doktorluk hatta cerrahlık eğitimi almış olmasını ister, imkânımız varsa tecrübeli olanını tercih ederiz. Aynen bunun gibi ahiretimize, sonsuz hayatımıza yönelik konularda da desteğe ihtiyacımız olduğunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip kişileri arayıp onlara danışmamız gerekir. Bir kişinin iyi bir asker olması, bizim dini hayatımızı doğru yönlendirebileceği anlamına gelmez. İyi bir cerrah diye ibadetlerimizi onun söylediği şekilde yapamayız. Devleti iyi yönetiyor diye namazımızı ona benzetemeyiz.

Peki, bunun böyle olduğunu bildiğimiz halde neden çevremizdeki yanlış örnekleri model alıyoruz?

Çünkü insan hata yapar ama hata bile olsa yaptığının onaylanması insanda psikolojik bir rahatlamaya sebep olur. Bu nedenle çevresinde aynı hatayı yapan insanlar arar. Bazen yanlış bir işi yapmadan önce, o yanlışı yapmış insanları bulur. Bu onun âleminde yapacağı işi bir nevi onaylatmak gibidir. Oysa hareketlerimizde onay mercii çevremiz olmamalıdır.

İman ve ibadetlerde model bellidir. Kendisi 571 ile 632 yılları arasında yaşamış ve bizim için ne kadar önemli bir model olduğunu “Eğer Allah’ı (c.c.) seviyorsanız bana uyun ki, Allah (c.c.) da sizi sevsin.” mesajı ile hepimize ifade etmiştir.

Çevresinden örnek alan değil çevresine örnek olan bir hayat yaşamak duasıyla.

>- Bu yazı ZAFER DERGİSİ’nin 2014 Aralık (456.) sayısında yayınlanmıştır.

2 Yorumlar
Paylaş
Etiketler: ,

Muhiddin Yenigün

2 Yorumlar

  1. ender özden
    3 Kasım, 2014 at 9:40 am

    soru: eğer bilmediğimiz bir konu varsa bunu öğrenmeliyiz, yazıda da belirttiğin gibi taklid-i iman da bir seçenek yapana bakarak ta öğrenilebilir eğer doğru yapıyorsa ! peki bilmediğimiz bir konunun doğru yapılıp yapılmadığını nasıl bileceğiz? bunun bir sağlaması var mı ki? elbette konuyla ilgili kitaplar mutlaka vardır ki en başta kur-an var zaten de; herkes bu kitapları anlayabilecek kapasitede değil, bir tefsire ihtiyaç olabiliyor. mesela ben nur külliyatı okuduğumda sadece yan yana konulmuş harfleri algılayabiliyorum ama bir sohbet evine gidersem hem o işten zevk alıyor hemde bilgi alıyorum. bu soruyu sormaktaki amacım, yazında bahsettiğin konuyu kendimce daha anlaşılabilir yapıp daha fazla istifade etmek (yanlış anlamalara mahal vermemek için açıklama gereği duydum) son olarak eklemek isterim adam kuran dan bir ayet alıp tefsirleyip o ayetin sonucunda misal kur-an da tesettür yok diyebiliyor gibi gibi, bizim “bilgi birikim olarak” bir çıt altımızdaki bir adam da bunu yiyebiliyor. sürçü lisan ettiysem affola, benim epey bir çıt üzerimde bir abim olarak tek amacım daha fazla istifade,
    selamun aleyküm

    • muhiddin
      3 Kasım, 2014 at 1:33 pm

      1. Yazıda bahsedilen taklit zaten bilmediğin konuda taklittir. Bildiğin konuda taklit etmezsin.
      2. Soracağın kişinin o konuda yeterli eğitimi olup olmadığına bakarsın. Eğitimi varsa çizgisine ve diğer görüşlerine bakarsın. Mevlânâ’ya “müşrik” diyen, “kader yok, Allah geleceği bilmiyor” diyen, “ayakkabıdan da kurban olur” diyen adam Prof. bile olsa dediği ile amel etmezsin meselâ.
      3. Bu konuda ben kurumları daha güvenilir buluyorum. Özellikle diyanet. Takıldığın yerde aç sor. ALO DİYANET 190. Kontör gitmesin dersen http://kurul.diyanet.gov.tr/ . Diyanet dışında bir kaynağa soru sormak istersen http://www.sorularlaislamiyet.com If you looking for in English try http://www.islamanswering.com/ .
      4. Ben biliyorum ki sen herhangi bir konuyu doğru öğrenmek istediğin için irdeliyorsun.
      5. Gördüğün gibi maksat doğrusunu öğrenmekse yol çok. Fakat maalesef yanlışına fetva isteyen için de yollar mevcut.
      6. Dua edeceksin. “Rabbim yanlış örneklerden muhafaza edip doğru örnekleri karşımıza çıkarsın.(Yazıdan alıntı)” Amin.

Bu konuda sizin de söyleyecekleriniz ya da sormak istedikleriniz varsa aşağıya yazabilirsiniz (yayınlanacağını garanti etmiyorum):

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.