Çocukluğumda öğrendiğim bir şiir vardı.
Bugün yirmidokuz ekim
Neşe doluyor…
İnsan!
Demek ki neymiş 23 nisan şiiri 29 ekim’de okunmaz, milletin muhayyilesi karıştırılmazmış.
Bugün itibarıyla Türk milleti 85. defa Cumhuriyetini kutluyor. Tabii Türk milleti dediysek, sadece Türkiye’deki Türk milleti. Bir de Kıbrıs’taki Türk Milleti. Yoksa Türkistan’daki Türkler, Türkmenistan’daki Türkler, Özbekistan’daki Türkler 29 Ekim’de bir kutlama yapıyormu bilemiyorum.
Böyle bir genelleme huyumuz maalesef var. Bizi ilgilendiren bir şey illa Türk Milletini de ilgilendirecek.
Hakikaten, Türk Milletinin yüzde kaçı Türkiye’de yaşıyor acaba?
Bu arada bizim bayramımızı kutlayan yabancılar da var.
Sabah bilgisayarı açtığımda çok hoş bir sürprizle karşılaştım.
İşte bununla.
Gerçi sonra yaptığım küçük bir testle bu logonun sadece Türkiye’den gelen ziyaretçilere gösterildiğini gördüm ama, olsun yine de çok büyük bir incelik.
Neyse, konumuz bu değil.
85 yıl önce Türk Milleti bir karar vermiş, demiş ki: Bu millet bundan sonra Cumhuriyet ile yönetilecek.
Aslına bakıldığında gidişatın bu yönde olduğu çok öncelerden belliymiş zaten. Tarih dersine ilgim ve dolayısıyla tarih bilgim son derece zayıf olmakla birlikte daha Osmanlı döneminde yönetime halkı ortak etme yönünde denemeler olduğunu biliyorum.
Yani Osmanlı da halk’ın kendi kendini yönetmesinin en güzel yönetim tarzı olduğunu bilerek bu yönde adımlar atmış.
Bir yerlerde okumuş olduğum gibi hanedanı kaybetme pahasına, Cumhuriyet’in kurulması’na destek verdiler mi bilemiyorum ama eğer bunu da yaptılarsa çok büyük adam olduklarını kimseyle tartışmam.
Evet 29 Ekim 1923.
Osmanlı Devleti’nin adı bundan böyle Türkiye Cumhuriyeti.
O zamanı yaşayan insanların gözlerinde birer umut.
“Her şey daha güzel olacak”.
En güzel yönetim tarzı, Cumhuriyet.
Herkesin umut ışığı, Cumhuriyet.
Karanlıktan, aydınlığa çıkan yol Cumhuriyet.
Peki çıktık mı aydınlığa?
Buna da şükür demek adet olmuş.
Ama, Cumhuriyeti içine sindirememiş Cumhuriyetçiler ve Cumhuriyetçileri içine sindirememiş bir cumhurla buraya kadar iyi bile geldik.
Cumhuriyet’i İslam’a aykırı zanneden CUMHUR ve bu zanna çanak tutan İYE’T* (İYÂT) bir türlü orta yeri bulamayınca bundan daha iyi olması beklenemezdi, değil mi?
Halbuki, Alemlere Rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz S.A.V. bundan bin dört yüz yıl önce, her alanda olduğu gibi bu alanda da örneklik yapmış, nasıl mı?
Yıl 632. Resulullah S.A.V. ölüm döşeğinde, miras bırakacak bir şeyi yok, hatta zırhı bir Yahudide rehinde.
İki kişi bile birlikte yola gitseniz biriniz imam(yönetici) olsun diyerek başsızlığın ne büyük bahtsızlık olduğunu bize öğreten bu yüce Peygamberin son nefesinde, “benden sonra başınız şudur” diyerek bir kişiyi işaret etmemesi, bu seçimi kendisinden sonraya kalanlara bırakması, onun halkın iradesine olan güvenini göstermez mi?
Velhasıl, herkesin olduğu gibi Cumhuriyetin ve Cumhuriyetçilerin de ondan alacağı çok şeyler var.
(*) İYE: Sahip, İYE’T: Sahipler. Hücum-hücümat, kusur-kusurat gibi. Olur mu? Olduğu kadar. 🙂
Paylaş, eş dost da görsün:
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınıza e-posta ile bağlantı göndermek için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Threads'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Daha fazla
- Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Mastodon'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Nextdoor'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Bluesky'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Muhiddin Yenigün
Tavsiye ediliyor
1 Yorumlar
Bu konuda sizin de söyleyecekleriniz ya da sormak istedikleriniz varsa aşağıya yazabilirsiniz (yayınlanacağını garanti etmiyorum):Cevabı iptal et
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.
ender özden
23 Ocak, 2014 at 8:38 amSelamun aleyküm,
İşte tam benim ilgi ve biraz olsun bilgi alanım dedim kısacık bir ek, yorum veya kabul edenlere bilgi niteliğinde bir dipnot yazayım dedim.
Yazının içinde belirttiğin Hanedanı kaybetme pahasına, millet için cumhuriyetin desteklendiği ve aynen şimdi olduğu gibi o dönemdede bunu kendi menfaatlerine ters gören bazı şeref özürlüler olmuştur ve bu işe en motive bir şekilde çomaklarını sokmuşlardır. tabiki bir süreliğine de olsa buna muaffak ta olmuşlar ki şimdi 774.000 km2 olan bir misak ı milli toprak bütünlüğümüz var, musul, kerkük, …………vs şu an bizde değil.
İşte o kısa bir süre bize milyonlarca km2 toprağa çeşit çeşit zenginliklere, ve çağımızın en güçlü silahı olan ekonomi ile tüm müslüman alemine güçlü bir baş olma çabamızı engellemiştir.
Küçücük bir örnekle bitirmek istiyorum,
Musul kerkük konusunun çıkmaza girdiği, görüşmelrin tıkandığı (ittifakların aleyhine dnmeye başladığı bir dönemde) belkide buraların bize verilmek zorunda kalınacağı bir dönemde, üstadın tüm uyarılarına rağmen adaşının isyan etmesi, o dnem için buraları fiilen kaybetmemize sebep oldu.
İşte belki niyet iyi ama sonu iyi hesaplanmamış bazı işler daha sonra farklı ve büyük sorunlar olarak dönebiliyor.
tıpkı şu atasözüne benzer, “her zaman doğru söyle, ancak her doğruyu her yerde söyleme”.
Selametle,
Rabbim bu mübarek vatanımızı binlerde yıldır koruduğu şeref özürlülerden yine korumaya devam etsin inşaallah.