BÜTÜN YAZILARIM, Güncel

Günah Bütçesi

gunah-butcesi

Nisan ayı geldi.

Kıyamet sonrası dirilişi akıllara yaklaştırmakla görevli bahar mevsimi etkisini göstermeye başladı.

Ölü görünümlüler bu sezonki hayat seyrüseferlerine, bir sezonluk ya da daha az ömrü olanlar da ömür sahnesine çıkıyor.

Güneş’in sadece ışığı değil ısısıyla da kendini göstermesi, yavaş yavaş “Bu sene tatili nerede geçirsek?” sorularını akıllara getirmeye başladı. Bu yıl da geçen yıl gibi Ramazan ayının tamamının tatil mevsiminin içinde olması nedeniyle iyice daralan “tatil yapılabilir” dönem, yine ince hesaplar yapmayı gerektiriyor.

Bu ince hesapları yaparken acaba neleri bu ince hesaba dahil ediyoruz?

Öncelikle zamanını, değil mi?

Sonra, kalacak yer sabit değilse nerede kalınacağını.

Ardından orada vakit geçirmek için ne gibi aktiviteler yapılabileceğini.

Bunları belirledikten sonra da bir bütçe çıkarıyoruz. Bu yıl tatilde şu kadar harcama yapabiliriz diye.

Boşa vakit geçirme bütçesi.

Burada kasıtlı olarak boşa vakit geçirme diyorum, eğlence demiyorum. O kısmını sizin vicdanınıza bıraktım.

Aslına bakarsanız ben tatile gitmeye karşı değilim.

Resulullah (S.A.V.)’in hiç tatil yapmamış olmasından dolayı rahatsızlık duysam da, bu zamana kadar aldığımız kültür gereği, tatil hayatımızın bir parçası olmuş.

Sadece söylemek istediğim şu:

  • Aşırıya kaçmadan tatil yapalım.

Tatil bütçesi yaparken tatilde gireceğimiz günahlara da bütçe ayırmayalım.

Dünyevi hiç bir şeyin aşırısı Müslümana yakışmadığı gibi harcamanın da aşırısı, gereksizi Müslümana yakışmıyor.

Elinizde çok olabilir, bu size çok harcama hakkı vermez.

Müslüman az ile iktifa edebilen, az ile doyabilen insandır.

Burada küçük bir sahne paylaşmak istiyorum.

Sümâme ismini hiç duymuşmuydunuz?

Medine dışında yakalanıp Resulullah S.A.V.’in huzuruna çıkarılmıştı.

Mesciddeki direklerden birine bir kaç gün bağlı kaldı.

Müslümanların yaşayışı hakkında bilgi sahibi yapma amacını taşıyan, müthiş bir nebevi teknik. Nitekim, Müslüman yaşayışını gözlemleyen Sümâme, bir kaç gün direkte bağlı kaldıktan sonra salıverilmiş, akabinde de Müslüman olmuştu.

Sümame direkte bağlı iken hane-i saadetten kendisine yemek getirilirdi. O da onları yerdi.

Müslüman olduğu akşam yeni kardeşleri ile birlikte sofraya oturan Sümame R.A. direkte bağlı olduğu zaman yediğinden çok daha az bir yemekle doyup sofradan kalktı. Oradaki Müslümanlar buna hayret ettiler. Konuya nebîler nebîsi (S.A.V.) açıklık getirdi.

  • Siz gündüzün evvelinde kâfir midesiyle yiyen ve gündüzün sonunda Müslüman midesiyle yiyen bir adamdan mı hayrete düştünüz? Kafir yedi mide ile yer, Müslüman ise bir tek mide ile yer. (*)

Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim, kaç mide ile yiyoruz?

Kaç nefisle harcıyoruz?

Harcama yaparken ne kadar hassas olabiliyoruz.

Hani o, “kazancımıza haram karışmasın” diye gösterdiğimiz çabanın, kaçta kaçını “harcamalarımıza da karışmasın” diye gösteriyoruz?

Bir yere bir  harcama yaparken, “benim yerimde Resulullah (S.A.V.) olsa bu parayı buraya verir miydi?” diye düşünen var mıdır bilmem. Ben yapamıyorum şahsen.

“Bu yapamıyorum” da aslında biraz nefsi tezkiye.

Ben yapmıyorum, bu konuda iradem nefsime söz geçiremiyor çünkü.

Yapamıyorum demekle gücümüzün yetmediğini bu nedenle bunu hiç yapmayacağımızı peşinen ortaya koymuş oluyoruz.

Ama, “Yapmıyorum, bu konuda iradem nefsime söz geçiremiyor çünkü.”de, en azından, “iradenin nefsi yendiği an o işi yapma niyeti” var.

Sözün özü;

Tatil zincirden boşanıp her şeyi gönlünce yapma yeri olmadığı gibi, kontrolsüz harcama yeri de değildir. Tıpkı hayatın tatil dışındaki her ânı gibi.

Hesap günü tatil harcamaları için özel bir af falan da çıkmayacaktır.

Hendek savaşı sırasında mübarek sahabelerin açlıktan ve yorgunluktan bayıldığı, açlıklarını hissetmemek için karınlarına taş bağladıkları hengâmda karnına iki taş bağlayan Allah Resulü (S.A.V.), bir ağaç dibinde ikram edilen iki lokmanın ahirette hesabının sorulacağını beyan ederken, tatilde yaptığımız harcamaların hesabını vermeyeceğimizi düşünüyorsak, ümmetindeniz dediğimiz zata ne kadar yakın olduğumuzu tekrar bir değerlendirmemiz gerekiyor demektr.

Ve unutmayın ki cebinizdeki kırk liranın bir lirası, sahibini bulmak zorunda olduğunuz, size ödünç verilmiş BAŞKASININ PARASI’dır.

Haydi şimdi iyi tatiller.

  • Kaynak: M. Asım Köksal – İslam tarihi – Medine Devri

– Bu yazı ZAFER DERGİSİ’nin 2014 Mayıs (449.) sayısında yayınlanmıştır.

2 Yorumlar
Paylaş
Etiketler: , ,

Muhiddin Yenigün

2 Yorumlar

  1. Savas Yilmaz
    2 Nisan, 2013 at 6:17 am

    Muhiddin kardes, yazinin geneli cok guzel olmakla beraber 2 cumle tam anlamiyla muhtesem ve cok orjinal :
    “Yapmıyorum, bu konuda iradem nefsime söz geçiremiyor çünkü.”
    Ve unutmayın ki cebinizdeki kırk liranın bir lirası, sahibini bulmak zorunda olduğunuz, size ödünç verilmiş BAŞKASININ PARASI’dır.
    Eline, fikrine saglik.
    Hamid Savas Yilmaz

    • muhiddin
      3 Nisan, 2013 at 8:24 am

      Allah Razı Olsun Savaş Ağabey,

      Güzel, destekleyici ve yapıcı yorumlarınız sayesinde daha güzel şeyler de çıkacak inşallah.

      Allah’a emanet olun.

      Muhiddin

Bu konuda sizin de söyleyecekleriniz ya da sormak istedikleriniz varsa aşağıya yazabilirsiniz (yayınlanacağını garanti etmiyorum):

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.