kazanamazi.org’a başvuran bir ziyaretçi, siteye bakıp beni matah bir adam zannederek yardım istemişti. Son zamanlarda namaz hassasiyetini kaybettiğini ve bundan çok rahatsız olduğunu yazmış tekrar eski şevkini kazanmak için tabiri caizse bir omuz vermemi istiyordu.
Kendisine gönderdiğim cevabı hem kayıt altına almak hem de belki ihtiyacı olan başka birileri de okuyup istifade eder diye burada da yayınlıyorum.
Hepimiz insanız ve hepimizde daima kötülüğü emreden nefis var. Bizler bazen nefsimizin telkinlerine direnebilirken bazen de onun istediği şekilde hareket edebiliyoruz.
Burada nefse direnme gücümüz önemli. Gücümüz azaldıkça onunla daha iyi anlaşmaya başlarız. Bu nedenle nefse karşı daima güçlü olmalıyız.
Peki nefse karşı direnme gücünü nereden bulacağız?
Öncelikle çevre çok önemli. Çevrenizde nefsinin esiri insanlar varsa, bu direncinizi kıran en büyük etkendir. Nefsini yenmeyi başarabilmiş insanlarla bir arada olmak size güç verecektir.
Ve sohbetlerinizde ulvî öğeleri çok kullanmak ta bu konuda çok yardımcı olacaktır. Hatta daha da güzeli böyle sohbet ortamlarında bulunmak, Allah’tan bahsedilen yerlere daha sık gitmek olacaktır.
Böyle sohbetlerde yeniden şarj olduğunuzu hissedeceksiniz. Ama maalesef bu enerji belirli bir süre yetecek bir süre sonra etkisi geçecektir. Bu yüzden gücünüz bitmeden yeniden şarj olmalısınız.
İnsan iki parçadan oluşur;
Ruh ve beden.
Sürekli göz önünde olduğu için bedenimiz, nefsimiz için hep ön plandadır. Nefis hep bedenin ihtiyaçlarını ve bedensel zevkleri gündemde tutmaya çalışır.
Mesela günde üç defa yemek yeme bedensel bir ihtiyaçtır.
Peki ruhumuz?
Onun ihtiyaçları?
Müzik ruhun gıdasıdır derler. Yanlıştır. Aslında müzik nefsin gıdasıdır. Ruhun gıdası namazdır. Namazsız bir ruh açtır, zayıftır, bitkindir, bitiktir.
Peki ya kalbimiz?
Kalp o kadar büyüktür ki, Yüce Allah C.C. kainata sığamadım, bir mü’minin kalbine sığdım demektedir. Böyle büyük bir kalbi fani şeylerle doldurtan nefis, asıl orada olması gerekene yer bırakmamak için şeytanla el ele verip sürekli yeni operasyonlar yapmaktadır.
Oysa ki, “Kalpler ancak Allah’ı anmakla doyar.”
Bedenimiz için yaptığımız bunca maddi ve manevi harcamaya rağmen günde 5 defa olsun ruh ve kalbimize çalışmazsak, tek kanatlı kuş misali yerlerde sürünüp ezilmeye mahkum oluruz.
Yüce yaratıcımız Allah C.C. bize o kadar büyük nimetler vermiş ki; karşılığını ödemeyi bir tarafa bırakın saymayı bile bitiremeyiz.
Şu anda nefes alamadığınızı düşünün,
Yada aldığınız nefesi veremediğinizi.
Şu anda duyma yeteneğinizi kaybettiğinizi düşünün, ardından da yutkunma yeteneğini.
Ameliyattan çıkanlara 1 saat kadar su içirtmezler. Sebebi narkozun etkisiyle yutkunma yeteneğinin kaybedilmiş olmasıdır. O durumda içilen bir yudum su ciğerlere gidip kişinin boğulmasına yol açabilir.
Ve bu yazıyı okurken bir anda her tarafın karardığını hayal edin. Gözlerinizi kaybettiniz.
Yukarıda saydıklarımın olmaması için bir sebep var mı?
Maalesef alışkanlık denen kalın perde, sanki bunlar zaten olmak zorundaymış gibi gösteriyor bize. Oysa bu felaketlerin olmaması, her şeyin alıştığımız gibi devam etmesi için Allah C.C. her an Kudreti ve Rahmeti ile müdahale etmektedir. Bizim “zaten oluyor” dediğimiz şeyleri her an yeniden yaratmaktadır.
Allah kudretini ve rahmetini bir an üzerimizden çekse yukarıdakiler gibi milyonlarca felaket üzerimize sağanak halinde yağar.
O her an bizi kollayıp gözetirken, bizim günde 5 defa olsun, onun huzuruna çıkıp teşekkür ederim demememiz biraz ayıp olmaz mı?
Her gün bizim için yarattığı 24 saatin birini olsun ona ayırmamamız ne kadar büyük bir saygısızlık olur?
İnşallah yazdıklarımız, dikkatinizi bu yöne çekme konusunda yardımcı olmuştur. Eğer içinizde namaz için bir kıvılcım bile çaktırabildiysek ne mutlu bize. İnşaAllah o kıvılcımı siz koca bir yangına çevireceksiniz.
Yalnız en başta söylediğimiz şeyi unutmayın. Nefsiniz elinde yangın söndürücü ile o kıvılcımı söndürmek için bekliyor. Kısa bir süre sonra yine bunları unutturmak için elinden geleni yapacak ve tedbir almazsanız unutturacak.
Siz sürekli bunları size hatırlatacak, ruhunuzu sürekli uyanık tutacak insanlar ve sohbetler içinde ne kadar çok durursanız, o kadar çok nefsinizin gücünü kırar, onu yener, meleklerden üstün mertebelere doğru yol alırsınız.
Paylaş, eş dost da görsün:
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Arkadaşınıza e-posta ile bağlantı göndermek için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Threads'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Daha fazla
- Pocket'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Reddit üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Mastodon'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Nextdoor'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Bluesky'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)